top of page

Z´LaVie ve Ben

Hayat, rengârenk bir tablo gibi… Her ton, her şekil bir hikâye anlatır. Ama bu hikâyeyi daha iyi anlamak için, gözlerimizi, dış dünyamızdan iç alemimize çevirmekte fayda var.
 
İçerimizde,  dokunulmayı bekleyen milyonlarca veri mevcut.
Kimisi göz kamaştıran bir yıldız gibi, kimisi ise,
sabırla keşfedilmeyi bekleyen bir inci misali, saklı.

Tıpkı binlerce küçük kareden oluşan bir mozaik gibi,
yaşadığımız her anı, iç dünyamızda eşsiz bir resme dönüşür.
Bazen tanıdık, bazen yabancı. 


Gelin, birlikte bu tabloya daha yakından bakalım. İçimizde saklı kalmış bilgileri gün ışığına çıkaralım, eksik parçaları birleştirelim, engelleri aşalım ve en sonunda en parlak halimizle ışıldayalım.

Peki, bu yolculuğa niçin birlikte çıkalım ?
 
Çünkü bu, benim için bir meslek değil, bir yaşam biçimi.
Daha çocukken fark ettim ki, insanlara destek olmak, yollarına ışık tutmak benim ruhumu besliyor. Bu his zamanla büyüdü, güçlendi ve bugün beni buraya, Sizin karşınıza çıkardı.

Johannes Gutenberg Üniversitesi’nde eğitim alırken ve tüm yaşamım boyunca da, psikoloji, pedagoji ve eğitim modelleri üzerine çalıştım. Çok geçmeden anladım ki, hepimiz bir noktada kendi geçmişimize ve hatta köklerimize dönüp bakmalı ve şu soruları sormalıyız: 
 

  • Bizi engelleyen şeyler nelerdir? 

  • Çocukluğumuzdan getirdiğimiz hangi davranış kalıpları bizi olmak istediğimiz yerden alıkoyuyor? 

  • Kendimiz için koyduğumuz engeller, belki de hiç fark etmediğimiz yanlış yönlendirmelerin bir sonucu olabilir mi?
     

İşte bu yüzden, kendimizi tanımak ve kendi doğamızı keşfetmek, dünyaya daha bilinçli ve özgürce adım atmamızı sağlar. 
İster kreşte, ister gençlik merkezinde veya anaokulunun yönetiminde, benim için hiçbiri iş değildi.
Çünkü derinlerde bir yerde hep biliyordum:

 
Sevgi ve Aşk ile, tutkuyla yapılan bir iş, aslında çalışmak değildir. 

Ben Zübeyde Feldmann.
Benim görevim, Size kendi yolculuğunuzda ışık tutacak araçlar sunmak, engellerinizi birlikte aşmak ve Sizi kendi özünüze, kendi potansiyelinize biraz daha yaklaştırmak. Çünkü hepimizin içinde keşfedilmeyi bekleyen bir ışık var – belki de artık onu bulma vakti gelmiştir. 

 

Ne dersiniz?

bottom of page